Öncelike Google'da "I Am Mother filmi" konulu bir arama yaptıysanız ve yolunuz bir şekilde buraya düştüyse söylemek istiyorum ki I Am Mother filmini izlememişseniz birazdan burada görecekleriniz SPOİLER teşkil edebilir. Hemen şimdi aşağıdaki butona tıklayarak, filmi izledikten sonra kaleme aldığım kısa tavsiye metnine ulaşabilir ve I Am Mother filmi konusuna, IMDB puanına ve detaylarına göz atabilirsiniz.
Bugün size, saatler önce izleyip çok beğendiğim, Netflix imzalı bir bilim kurgu filmini tavsiye etmeye geldim. Ben de dahil her izleyenin "Keşke Neflix hep böyle işler yapsa" dediği bu filme gelin biraz daha yakından bakalım.
O da ne? Bir sığınakta mıyız?
Filmimiz, yüksek teknolojiyle donatılmış bir sığınakta başlıyor. Fakat hemen akabinde ekranda bazı şeyler görüyoruz. Film bize, burasının bir nüfus yenileme tesisi olduğunu ve burada tam 63.000 tane insan embriyosu bulunduğu bilgisini veriyor. Ekranda beliren bir sonraki bilgi ise tesiste yaşayan mevcut insan sayısının "sıfır" olduğu.
Gözümüz aydın, ilk çocuk doğuyor...
Tesiste bulunan bir droid, yani "Anne" robotumuz embriyolardan 1 tanesini alıyor ve anne karnına benzer bir şey içine koyup geri sayımı başlatıyor. Evet, bu tesiste 1 çocuk sadece 24 saatte doğuyor. Bu bilgiye şaşırdıktan sonra film birden hızını arttırıyor ve doğmak üzere olan kızın dünyaya geldiğini, yavaş yavaş büyüdüğünü, uyuyup uyandığını, oyunlar oynadığını ve bir genç olduğuna şahit oluveriyoruz. Tüm bunların sonunda da ekranda "13.867 gün" ibaresini görüp "Hee, kız doğduktan 13.867 gün sonrasıymış" diyoruz.
Sorgulama isteği ağır basıyor; "Neden buradayız? Dışarıya hiç çıkmadıysan tehlikeli olduğunu nereden biliyorsun anacım?"
Genç kızımız büyüdükçe dışarısı hakkında merak ettiği şeyler de artıyor. Kızımız sorguladıkça biz izleyenler de yerimizde hop oturup hop kalkıyoruz çünkü biz de izleyici olarak neler olduğunu anlamak istiyoruz. Acaba dışarıda durum ne? Yaşayan hiç mi insan yok? gibi çılgın sorularımıza cevap arıyor fakat bulamıyoruz...
Fakat işte işler şimdi karışıyor!
Buraya kadar her şey gayet sakin bir şekilde ilerlerken bir gün genç kızımız tesis dışında bir ses duyuyor ve içindeki dış dünya merakı, onu, tesisin kapısını açmaya itiyor. Kapı açılıyor ve o da ne? Bir kadın! Bir insan!... Tabi genç kız afallıyor ve hemen ondan bazı bilgiler koparmaya çalışıyor. "Dışarıda nasıl hayatta kaldın? Hava zehirli değil mi?" sorusuna aldığı "Kafanı böyle şeylerle kim dolduruyor? Yok öyle bir şey" cevabıyla tam anlamıyla sorgulamanın zirvesine ulaşıyor. Annesinin bir yalancı olduğunu düşünüyor. Tabi başka bir insanın tesise girmesiyle de anne robotumuz şefkatini bir kenara bırakıp asabileşiyor.
Şimdi filmin beyin yakan kısmı başlıyor; Sizce 13.867 gün kaç yıl ediyor?
Filmin başında, genç kızımızın büyüdüğü anları gösterdikten sonra film bize 13.867 gün geçtiği bilgisini vermişti. Muhtemelen ona hiç dikkat etmediniz... Şimdi, 13.867 gün kaç yıl yapıyor? Ben söyleyeyim, 38! Peki genç kızımız 38 yaşında mı? Hayır... Yani bu demek oluyor ki tesisin kapısına gelen kadın da bir zamanlar bu tesiste yaratıldı. Yani film bize daha en başından bu ipuçunu veriyor fakat tabi birçoğumuz bu detaya hiç takılmadan filme devam ettik.
Yani olay şu;
İnsanların kendini ve dünyayı yok etmesiyle, olaya droidler el koyuyor ve bir tesiste en mükemmel insan neslini yaratmaya çalışıyorlar. Anne robotumuz birkaç embriyo deniyor, onları büyütüyor fakat birçok alanda başarısız olduklarını düşündüğü için gelecek neslin bu insanlardan olmasını istemiyor ve onları yakıp kül ediyor. Sonra tekrar yeni bir embriyo deniyor ve genç kızımız tüm sınavları geçip mükemmel olunca, anne robotumuz ona tesisi bırakıp gidiyor. Çünkü artık o mükemmel genç kızdan mükemmel bir neslin yetişeceğini biliyor. 38 yaşındaki, kapıya dayanan ve genç kızımızı kaçırıp dış dünya ile yüzleştiren kadın da genç kızımızın bir sınavıydı. Bu yüzden başarısız olduğunda yok edilmedi. Genç kızı kaçırdı fakat genç kız geriye, annesine döndü. Bu da onun son sınavıydı ve geri döndüğünde sınavı kazanmıştı.
Aferin be Netflix, bize böyle filmlerle gel!
Ben filmi çok sevdim. Gerek beyin yakan senaryosu, gerek kurgusu ve oyuncu seçimiyle film beni sonuna kadar sürükledi. İzlerken birçok senaryo yazdım ve çoğunu da çöpe attım. Film, iyi bir ters köşe ile beni şaşırtmayı başardı. Eğer bu tarz beyin yakan filmleri seviyorsanız hemen aşağıdaki butondan "Beynimi Yaksın" kategorime gidebilir ve birçok film tavsiyesi içinden size en uygun olanı seçebilirsiniz.