Mahmut K.

Çekildiği yılı da düşününce, benim açımdan oldukça heyecanlı ve gerilimli bir filmdi. Hatta seyrettiğimi unutmuşum, sahneleri tekrar seyredince hatırladım. Ama iyi ki de unutmuşum. Tekrar seyretmek güzeldi. Çok fazla efekt içermeyen ve buna da gerek olmayan bir film. Bunun yanısıra da uzay gemisindeki gizemli varlıklar da çok başarılı olmuş. Finale doğru da sürprizler ardı ardına geliyor.

Öyle ahım şahım bir konusu yok. Kadın karakterin saçmalaması ve takıntısı üzerinden dönüyor film. Cins*l içerikli çok sahnesi var. Filmde iş yok, dikkati böyle çekelim demişler sanki. Son bölümde de ters köşe yapalım diye biraz fazla zorlamışlar. En son sahnede de bakın böyle yaptık ama oldu mu acaba diye bize sormuşlar. IIh! Olmamış. (Olayların sorumlularına sen hastanede o yarım porsiyon halinle nasıl o işlemleri yapabildin, sonra da hiç bişi olmamış gibi evde göründüler? Kimse fark etmedi mi senin ne yaptığını? Onlar da mı şikayet etmedi? vs...)

Bu aralar Rus uzay filmlerine taktım. The Challange filminden sonra izlemeyi ertelediğim bir filmdi. Ülkeler birbirlerine üstünlük kuracak derken olan arada kalan insanlara oluyor. Devre dışı kalmış uzay istasyonunu hayata döndürmek için iki insanın zamana ve olumsuz şartlara karşı yaşadıkları, gerilimli anları nefessiz izlettirdi filmi.

Arkadaşlar, olur da bir otele giderseniz ve oda numaranız 1408 olursa koşarak kaçın o otelden... Filmi izledikten sonra anlayacaksınız.

Ma Dong Seok adının geçtiği her filmi izleyebilirsiniz. Aksiyon var, komedi var, karizma var.

Adamın zaman döngüsü içinde her şeyi ezberleyip sakin sakin savuşturması beni benden aldı :)

Netflix'in nadir güzel filmlerinden biri. İspanyol sineması bu gizem filmleri olayını iyi beceriyor. İzlemeye başlarken bu kadar başarılı olacağını beklemiyordum. Olaylar iyi işlendi, sonu güzel bağlandı.

Bu da geç keşfettiğim filmlerden. Çin hanedanlığı zamanında geçiyor film. Akla gelmeyecek düşmanlara karşı savaşta Çinliler'e yardım ediyor kahramanlarımız. Film aksiyon ile başlıyor, aksiyon ile devam edip bitiyor. 5 saat sürse yine neden erken bitti derdim. 2-3 defa seyrettim zaten.

Mükemmel ötesi bir belgeseldi. Ahtapotlar hakkında ders niteliğinde. Ahtapotun zekasına, azmine, yaşam mücadelesine, bir insanla kurduğu bağa hayran kaldım. Sonunda ağlayasım bile geldi :(

Küçükken kitabını okurken resmen iliklerime kadar hissetmiş, ürpermiş, ara ara da korkmuştum. İlk okuduğum Stephen King romanı idi, sonradan hastası oldum zaten. Filmini seyrederken maalesef aynı etkiyi yaşayamadım. Belki bir iki sahnede ürpermişimdir. Zaten hiç bir Stephen King romanı uyarlaması kitap kadar etki bırakmıyor bence. Filmin sonunda da üzüldüm.

Beğenmeyenler de çok ama ben beğenenler arasındayım. Tüm seriyi de izledim ve neden daha önce bu seriyi görmemişim diye de hayıflandım. İnsanların içlerindeki vahşeti bir günlüğüne açığa çıkardığı filmde, aramızda ne kadar çok manyağın yaşadığını gösteriyor. Geri kalanlar da hayatta kalmak için yaşam savaşı veriyor.

Filmin ortasından sonra sonuna doğru tahmin ettim, tahminim de tuttu. Tahmin edemeyenler için bence finali güzel yapmışlar. Kafamda açıklanmayan sadece bir tek şey kaldı, onu da söyleyip filmi açık etmeyeyim.

Şimdi ne olacak diye diye sonuna kadar geldim ama sarmadı bir türlü. Daraldım, sevdiğimi söyleyemem, sevmediğimi de söyleyemem. İkilemde kaldım.

Sonunda çok şaşırmıştım. Severek izlemiştim. Gerilimi iyi seviyede.

Eskilerden efsane filmdir. Başından sonuna kadar izleyiciyi filmin içinde tutmayı başarıyor ve zaman da akıp gidiyor. Şimdi seyretsem o kadar gerilir miyim bilmem, ama 20 sene önce gerildiğimi hala hatırlıyorum.

Bol bol abartılı ve mantık hatalarının olduğu bir film. Hesap kitap işine girmeden keyif almak için seyrederseniz tadına varabilirsiniz. Ben o şekilde seyrettim ve filmi sevdim.