Said F.

Başlangıcı çok iyiydi, muhtemelen uçakta geçen senaryolara tutkun olduğum için anca devamında tamamen fantazik öğelerle doluydu..

Başlangıç temposu ve kurgusu başarılıydı fakat filmin ikinci yarısı yani suçlu ile yüzleşme kısımları inanılmaz saçmaydı. Uçak indikten sonra tüm güvenlik timleri ve FBI resmen boş boş bekledi, ne iletişime geçmek istediler ne de müdahale ettiler amaç neydi? Ayrıca terörist ile yaşanan aksiyon entrikaları fazla saçmaydı.

Topluma hitap eden bir film, insanların izlemek istedikleri film bu, "fantazik aksiyon". Hiçbir mantığın aranmayacağı, gerçek hayattan bir hikaye değil de tamamiyle kurgu izlemek isteyenler için gayet kaliteli denilebilir. Filmin beğendiğim yönü, filmin bile kendisini ciddiye almaması, her şeyin şov oluşunun farkındalığı yapımın temelini oluşturuyor, işte bu yüzden hem sayko hem de başarılı.

Ne iğrenç bir senaryo. O kadar aşağılık bir bakış açısında ki karakterler; kendi canları inanılmaz kıymetliyken başkasının ne yaşadığını zerre umursamıyorlar, hırsızlık yaparak insanların hayatlarını alt üst etmelerini zerre önemsemezlerken, kendi hayatları uğruna her kahpeliği mubah gören zihniyetin daniskası, kısacası adi amerikan karakteri. Masum insanları bırak dostum dedikleri veya sevdikleri insanları para uğruna önemsemeden harcayacak kadar hakları olmayan paraya tapan aşağılık karakterlerin hikayesi. Kurgu yönünden de eksiklerle dolu bir yapım, adam karşısındaki üç kişiye dört el ateş ederken mermiden hızlı kaçıp ne hikmetse dört merminin tümü tek bir kişiye giriyor, ulan çok komik. Tabancanın da bitmeyen bir şarjörü var ayrıca. Bitmek için en iyi an kafaya dayanıp sıkılacak olduğu an, klişeler klişesi.. Kürekle dövüp haşat ettikten sonra makası elinin altındakine değil de bir metre ötedeki cesede saplaması mı dersin, her haltı yiyip, çatıdan düşüp ölmeyi bırak yaralanmayan, suratına defalarca yumruk yiyip sadece gözü şişen ciddiyetsiz bir kurgu. Yolda metrelerce sürüklerken yere kanıyla çizgi çekilmesine rağmen sonrasında hiç bir şey olmamış gibi kanamasının durması mı? Köpekle araba sahnesi ise çokça saçmaydı, köpek üstüne atılırken saniselerle kanca bulup köpeğin tasmasına geçirmek mi dersin? Fikir olarak anlamı olmayan, kurgusuyla da beş para etmez dandik bir amerikan filmi.. Hakkı olmayan parayla huzur bulmayı hayal eden amerika..

Akıllarda yer bırakacak bir sahnesi veya konusu anlamı yok ancak bence oyunculuklar çok hoştu.

Film olmasına karşın nereden baksan bu bir roman, böyle düşünmemin sebebi gerçekten romanlardaki gibi ince dokunmuş karakterlere sahip olması, her bir karakterin az çok derinliği var neredeyse hiçbiri boş bir kabuk değil, filmi benim için iyi yapan tek şey bu. Yanı sıra evet tuhaf bir hikaye, ortalarında sıkmaya başlasa da başı ve sonu sürükleyiciydi. Özellikle olayları bir çırpıda geçmeyip ilmek ilmek işlemesi çok hoştu. Tüm bunların yanında başarısız yönleri de bir hayli fazla, esasında dinlemeye değer bir hikaye yok, tamamen sıradan biri olacakken farklı doğmuş birinin yine de çok sıradan olan hayatını konu alıyor, ayrıca Daisy çok itici bir karakterdi..

Bu film güzeldi, konusu shutter island ile paralellik gösteriyor. Dokunaklı ve zekice kurgulanmış, (spoiler) özellikle konuların kırılma noktasında aslında tedavi görenin terapist, terapistin ise tedavideki hasta olduğunu gördüğümüz an gayet başarılıydı. İzlerken düşündüğüm başrol adamın aslında hiç terapist olmadığı ve terapinin içerisinde kendisini hep başarılı bir terapist olarak zannettiğiydi, ve kendi yaptığı hatayı başkalarına yakıştırıp kendisini aklayacak bir yalana inandığını sanıyordum fakat öyle değilmiş, zaten senaryo bu olsa baya baya shutter island kopyası olurdu. Kısacası olayımız, kendisini suçlayan doktorun, ruhları gördüğüne inandığı hastasından aldığı bilgi ile affedildiğine inandırılması. Başarılı buldum. ✓

Tavsiye ederim. Artık böyle güzel animasyon filmler yapılmıyor :/

Konu olarak sıradışı fakat itici bir yapım. Karakterler, zaten dört karakter var her biri birbirinden daha sinir bozucu. Kate ya uyuyor ya ağlıyor salya sümük.. en çok buna sinir oldum bu ne la! Velet desen abazan sünepe malın teki. Bir tek esas adam karakter olarak iyi fakat onun da oyunculuğu acemice, refleks taklitlerinde çokca belli oluyor. Durağan, sinir bir senaryo..

Atmosfer gayet güzel tamam ancak mekanın genişliğini kesinlikle yansıtamamışlar, sanki içinde bulunulan coğrafya ufacık bir yermiş gibi bir durum söz konusu herkes birbirine rast geliyor koca kutuplarda.. Dahası bizim adam yaralı ve birini bırakacaksın, asla bırakmaman gereken kişiyi bırakıyorsun; tamam başka kalmak isteyen yok anladık ama çok çabuk ikna oldu yüzbaşı.. olmaz ki ama.. Bunu da geçtim bizimkilerin köyü çok yapmacık olmuş, oraya hiç para harcamamışlar üç dört bina ve uyduruk bir kaç çit ? Bu çok göze batıyordu hiç yerel bir üs havası vermiyordu. Asıl eleştirim ise bi tane suluk peşine bir düzine adam yığıyorsun lakin hainin peşine bıraksan tek başına gideceksin var mı la böyle bir saçmalık ? Koca kutuplarda hain aramaya sanki ekmek almaya çıkar gibi gidiyorsun.. bu nasıl yüzbaşı ? Daha da gıcık eden ise tamam hain buralarda duman kokusu yakın geliyor, E O ZAMAN DAHA TEMKİNLİ OLSANIZA NİYE İKİYE AYRILIYORSUNUZ MAL MISINIZ!? Öte yandan dram konusu da çok vasattı, izleyicinin Dicaprio'nun oğluna sempati beslenmesi isteniyor ve bu çocuk ölecek senaryoda, e o halde çocuğun nasıl acı içinde öldüğünü bize göster ki biraz içimiz burkulsun.. ama yok çocuk ölmüş, sonra babası üzerine başını koyuyor uyuyor fakat bize duygu geçmiyor.. hayır yani çocuk ufak sevimli bir velet olsa verilmek istenen duygu geçer lakin bu kadar büyük bir çocuk için üzülmemiz isteniyorsa onun duygularını ekrana yansıtmak gerekiyordu fakat çok yetersizdi, sadece çocuk için ölüm sahnesi çekilse idi bu sorun olmazdı.. Devamı da vasat babası geliyor uyuyor üzerinde, tamam acıklı güzel ya sonra ?.. ulan bırakıp gidiyor ! Hiç içi cız etmeden bırakıp gidiyor, ayrılırken hiç gözü oğlunun cesetinde kalmıyor.. bu kadar dandik dram olmaz.. Peki tüm bunlardan sonra bizden intikam duygusu oluşması isteniyor fakat izleyicide zerre intikam duygusu oluşmadı çocuk öldüğü için, oluşan sinir duygusu çok sevdiğimiz Dicaprio'ya yapılan eziyettendi. Ve bence en büyük sorun coğrafyanın çok kötü işlenmiş olmasıydı, sanki her yer birbirine çok yakınmış gibi, ufacık bir alanda oluyor gibi tüm olaylar. İyi yanlarına gelecek olursak.. oyunculuk.. Karakterler demiyorum, karakterlerin tamamı içi boş filmde olduğu çok belli olan gerçekte olmadığı çok bariz olan şahsiyetler.. hiçbir duygu veya prensip karakteristik huyları yok.. Oyunculuğun en iyi olduğu an ise Dicaprio'nun başıma bir şey gelsin diye ormana gidip ayı saldırısı anıydı.. mükemmel oyunculuk sergiledi, daha önce bu kadar gerçekci bir hayvan saldırısının olduğu bir yapım görmedim.. Özetle filmde senaryo, karakterler, olay örgüsu vs herşey çok dandik sadece Dicaprio'nun oyunculuğu mükemmel..

Normalde bilim kurgu veya ayakları yere basmayan gerçekçilikten uzak yapımları sevmem lakin bu çok keyifliyfi, resmen izlerken keyif aldım. Bunun en başlıca sebebi oyunculukların çok iyi oluşu, fakat daha da önemli olanı karakterlerin içinin boş olmaması, her bir karakter gayet iyi yazılmış, örneğin önemli bir yeri olmasa da trende bulunan şişko adamın şahsiyet unsurlarına sahip olması, yani filmin içinde olduğunu bilen bir karakter değil, bunun gibi pek çok karakter yaşıyan biri izlenimini çok güzel veriyordu. Katil, kadın subay ve bu teknolojiyi icat eden doktor hariç bu karakterlerin içi çok boştu, hiçbirinde duygu veya karakteristik özellikler yoktu. Fakat özet olarak değerlendirirsem oyunculuklar ve yazılan karakterler çok kaliteliydi. Filmin başlarında başrol içinde bulunduğu kapsülde oksijenin gelmemesi ve arıza çıkmasının aslında yaşam değerlerini kaybettiğini; nabzının düştüğünü ifade etmesi ve kendisinin bunu onarmaya çalışması ise hayata tutunmasını temsil eden ufak detaylar gayet hoştu. Buna bir diğer örnek ise tepesindeki cam pencere. Lakin anlamadığım yerde bulunan ve açmaya çalıştığı vanaya benzeyen kol neyin nesiydi, tam açacak iken yine trene gönderdiler onu çözemedim.. Tekrar tekrar trene gönderilmesi ve her defasında yeni bir şeyler denemesi ise çok eğlenceliydi, izlerken gayet keyifliydi..

- Gerçek bir tek mekan filmi - Herkese göre bir yapım değil, aksiyon veya yürüyen bir tempo beklenilmemesi gerek, filmde geçen 1 dakika gerçek hayattaki 1 dakikaya tekabül ediyor denilebilir; gerçek zamanlı bir film yani. - Çok iyi veya kötü denilemez, sizi derinden sarsacak acayip bir yapım değil lakin kesinlikle zaman kaybı da değil. Daha önce hiç bakmadığınız hatta düşünmediğiniz bir pencere gösteriyor size; bakarsanız gördükleriniz sizi üzmeyecek fakat bakmazsanız da hiçbir şey kaybetmeyeceksiniz.

"Neydik, ne olduk" cümlesini harfi harfine destekleyen psikopatça bir film, lakin üzücü bir yanı da var, çoğu kişi bunu atlamış.

- Hakikaten kurgusu kaliteli, mantıksal hataların bulunmadığı lakin enteresan tesadüflerle dolu bir yapım. - İzlerken hiç sıkılmayacağınız dikkatinizi her daim diken üstünde tutmayı başaracak kadar kaliteli bir film, ki benim için en önemli durumlardan biri budur. - Senaryo çok eskilere ait, bu senaryo yanılmıyorsam bir tiyatro ürünü. - Beğenmediğim unsur ise aşırı olanaksız tesadüfler, bu kadar da olmaz dedirtiyor, bu yüzden dedektifin dürüst olmadığını düşünerek bahsettiği kişinin bir kişi olmadığı düşüncesi aklımdaydı, son dakikalara doğru damat da tam olarak benim bu düşüncemi benimsedi ki o noktada aşırı vurdu beni yapım.. Lakin gel gelelim dedektif dürüstmüş ve gerçekten yaşanması çok zor olan bu tesadüfler yaşanmış.. bu durum can sıkıcı ve inandırıcı değil.. - Ben "Görünmeyen Misafir" filmindeki yaşananların bir benzeri gibi dedektifin onlara suçlarını itiraf ettirip onlara karşı koz oluşturup kullanacağını düşünmüştüm, yani onlara anlattıkları ile manipüle edip suçlarını itiraf ettirmeleri gibi bir senaryo isterdim. - Son olarak dedektif gerçekte olmayan bir kişilik, melek gibi ilahi bir varlık, bu filmin yıllar önce çekilmiş Türk versiyonunda ak saçlı, ak bıyıklı olan dedektifin yüzüne beyaz parlak bir ışık yansıtarak nur efekti vermeye çalışmışlar :))

Yaşanmış bir olayı perdeye çok da iyi yansıtamamışlar, çok sıkıcı ve durağan bir yapımdı.

Çok kolay tahmin edilebilecek bir senaryosu var, son sahnelerine kadar sıkılarak izledim, son 20 dakikası için başından beri ızdırap çektirdi, bu kadar tahmin edilebilir olmamalıydı.