Sinan Ü.

İstediği kadar durağan olsun, bence çok etkileyiciydi. Karakterin yolculuk boyu kendi geçmişiyle hesaplaştığını, bu yüzden başta bu görevi istemediğini düşündüm. Aslında şeften değil, kendinden kaçmak istiyor gibi..

"- Abi buyur İspanyol filmi övmeye geldik. - Sağ ol canım ben yeni övdüm almayayım :)" Şaka maka İspanyol filmleri hastası biri olarak buna da bayıldım. Tek sorun sonda acılı babayla birlikte seyirci olarak empati yaptık, hatta başrolümüz bile yaptı. Ama başlarda yaşattıklarını unuttuk mu? Haksız yere bi masuma zarar vermeyecek kadar hassas olan adam, 2-3 polisin ölümüne sebebiyet veriyor. Mahkumlardan biri (daha fazla da olabilirdi) yanıyor. O esnada gerilim unsuru olarak dışarda bi bilinmez olduğu için sorgulamadık ama sonunu görünce öyle bi adamın yapmayacağı eylemler gibiydi. Yine de kesinlikle izlenir.

Gerçekten bir tiyatro oyunu izlemişsiniz hissi uyandırıyor. Az çok sahne tecrübem olduğu için, hangi karakteri nasıl oynardım diye düşündüm. Film inanılmaz etkileyici. Sessiz bir çığlık. Öyle vurdu kırdı, bağırış çağırış yok ama sizi çok feci içine çekiyor.

Filmin kategorisinin vurdulu kırdılı yerine etkilesin olması gerekirdi (bence tabii) Anthony Hopkins'e çocukluğumdan beri bayılırım. Bu filmde de yine her zamanki gibi. Lezzetli bi yemek yemiş hissi veriyor ilginç bi şekilde. Sonlarına doğru da aslında filmin dram yönünü de görüyoruz. İzleyin kesin.

İlk defa bi filme ilk yorumu yapan oluyorum. Film bende bambaşka bi his uyandırdı. İnanılmaz içine çekti. Bunun sebebi filmin kalitesi, yönetimi, kurgusu, oyuncuları vs değil. Sadece Paul Getty'yi (başroldeki dede) babama benzetmem. Gerçek olayları çoğumuz daha bi severek izleriz, bu malum. Burada aynı zamanda bir imparatorluğun nasıl büyüdüğünün ipuçları da var. Aile kavramını, parayla olan ilişkinizi sorgulatacak size bu film. Sadece basit bi kaçırılma, rehin vs gözüyle bakmamalı, dedenin ruh halini de anlamaya çalıştım şahsen.

Sanırım herkesin yaşadığı durum aynı. Başta bi önyargı, nasıl olacak bütün film ekrandan hissi, sonra müthiş bi film izlemiş olmanın verdiği haz... Bayıldım. Çekim tekniklerine meraklı biri olduğumdan bu tarz yenilikler ilgimi çekiyor. "1917" filmi de baştan sona kamera hiç kapanmadan (mış gibi) aralıksız devam eden bir film olarak baya bi süre etkisinde bırakmıştı beni.

Şimdi izledim. Eski Sovyet ülkelerine (Ukrayna Gürcistan Özbekistan Kazakistan vs.) gitmiş biri olarak, film buram buram Sovyet mimarisi kokuyor. Zaten konu da bu. O eski hantal, bin kişinin bi arada yaşadığı binalardan biri adeta başrolde. Sonunu böyle tahmin etmezdi çoğu izleyen muhtemelen ama bu da ayrı bir gerçekçilik katmış. Amerikan filmi olsa bambaşka olurdu bu hikaye. Ben bayıldım. Hatta tam Kaan'a tavsiye edecektim, sitede olacağını düşünmezdim, şaşırdım.

Tıpkı "Ölü Ozanlar Derneği" yahut Hint filmi "Hitchki" gibi bir etki uyandırdı bende. Ayrıca filmin konusunun gerçek olması da cabası. Günümüzde oyuncu, sporcu olanların nasıl eğitimsiz, cahil olduklarını görünce izlediğiniz Carter'a daha bi hak vereceksiniz. (Hitchki filmi de tavsiyem olsun muhakkak izleyin)

Film harikulade zaten ona kimsenin lafı olamaz. Ayrıca bu filmi seven herkes aynı oyuncuyu yani Akshay Kumarı 'Toilet' filminde de izlemeli. O da efsane bir filmdir.

Mahkemede geçen filmleri seven biri olarak bayıldım. Tatlı Bela filmi tadı da aldım az biraz. Sigorta firmalarına zaten gıcık olurdum, daha bi pekişti bu fikrim :)

Burada tavsiye edilen değil ama aynı isimdeki Sığınak filminde de şöyle bi benzerlik var. Adamların gördükleri rüyalara eşleri inanmıyor, ama sonunda haklı çıkıyorlar. Rüya görenleri yabana atmayın :)

Şahsen sıkılmadım. Bir kaç olumsuz yorum gördüğüm için yazıyorum. Hatta ölümden sonra nasıl bi hayat olacağı fikri acayip hoşuma gitti. Düşük beklentiyle izlenir.

Tam bi kaç yerde hata bulduğumu zannederken meğer bilinçli yapılan şeyler olduğunu gördüğüm, eğlenceli, hoş, naif ve yumuşak sıcakcık güzel film :)

Adaleti kendi elleriyle sağlamak zorunda kalan birini anlatan filmlere bayılıyorum. Yine bu sayfada kaan'ın tavsiye ettiği Fatih Akın filmi Paramparça'da da aynı sorunu gördük. Sizin ADALETİNİZİ... diye küfredesiniz geliyor. Gerçekten de öyle değil mi. Hala, geçtim hayvanları , insanlara bile şiddet uygulayanları ya da istismar edenleri mahkemeler nasıl serbest bırakıyor görüyoruz. Ben John olsaydım hakimleri kaçırırdım :) Mutlaka izleyin

Şahane. Boğazım düğümlendi. Fatih Akın'a helal olsun. Cesur bi film.

Haksızlık temalı filmlere bayılıyorum. Bu da onlardan biri oldu benim için. Son sahnedeki atlama hariç gözüme batan hiçbir detay yok :) Mutlaka izleyin.